Öncelikle ürün adımızı belirlerken zorlandığımızı söylemem gerek. Çünkü üreticiler PİLİÇ ETİ tanımını kullanmayı tercih ediyor. Yaş grubuna göre sıralarsak Civciv, Piliç ve Tavuk olarak adlandırılan bu hayvan, aslında Piliç yaşlarındayken kesilip tüketime sunuluyor. Bu nedenle üreticiler PİLİÇ ETİ demeyi daha doğru buluyor. Yaş açısından bakıldığında haklılar da.

Bunun yanısıra hayvanları tanımlarken olgun haldeki isimlerini kullanma geleneğimiz var. Nedense hayvanların genç ya da çocukları için konulan isimler, çoğunlukla insanlara sıfat oluyor. Bu noktaya nereden geldiğimi soracak olursanız; lise yıllarımda bir arkadaşım bir diğer arkadaşıma sinirli bir sesle “yavşak” demişti. Ben de bu kelimeyi ilk defa duydum, merak edip sözlüğe baktım: bit yavrusu demekmiş. O gün bugündür bu konu hep ilgimi çeker. Herhalde siz de duymuşsunuzdur “tay gibi maşallah” ya da “seni sıpa seni” türünden tanımlamaları.

İşte bu nedenle bu ayın ürünü tavuk.

Tavukçuluk sektörünü ise Sayın M. Kemal AKMAN, Mayıs 2003 tarihli yazısında şöyle özetliyor:

“İnsanoğlunun tavuk eti ve yumurta tüketiminin tarihi, ilk insanların avlanmaya başlaması ve doğada rasgele buldukları yumurtaları toplaması kadar eskiye dayanmaktadır. Teknolojinin tavukçuluk sektörüne kolaylıkla adapte edilmesi ile sektör son 50 yılda dünya üzerinde hızlı bir gelişme sürecine girmiştir. Ülkemizde de kısa sürede gelişen tavukçuluk sektörünün, başta dengeli beslenme olmak üzere işsizlik, kente göçün engellenmesi ve ekonomiye yaptığı katkılar ile daha da güçlenmesi kaçınılmazdır.

Tavukçuluk 1970’li yıllarda aile işletmeciliği şeklinde, pahalı ve sınırlı üretim kapasitesi ile faaliyette bulunmuştur. 1980’li yıllarda entegre tesislerin çoğalması ve sözleşmeli üretim modelinin uygulanması ile önemli bir yapısal değişim göstermiştir.

1990’lı yıllarda büyük yatırımlar yapılarak dünya standartları yakalanmış ve üretim sürekli artırılarak bu günlere gelinmiştir. 1990–2000 dönemi içinde tavuk eti üretiminin yıllık ortalama büyüme hızı %14,4’tür. Sektörün büyüme trendi sadece 1994 ve 2001 kriz yıllarında düşüş göstermiştir.

2000 yılı üretimine göre Türkiye 766.000 ton üretimle dünyada 13. sırayı almaktadır. Tavuk eti üretimi ülkemiz insanlarının dengeli beslenmeleri  için stratejik öneme sahiptir.

Türkiye’de kırmızı et üretiminin giderek gerilemesi sonucu ortaya çıkan hayvansal protein açığı, tavuk eti üretiminin artışı ile dengelenebilmiştir.

Fert başına piliç eti tüketimi 1994 yılından 2000’e kadar %136 artarak 11.68 kg’a ulaşmıştır.

Sektörde kayıt dışında kalanlar dahil yaklaşık 10.000 adet piliç eti üretim, 5.000 adet de yumurta işletmesi mevcuttur.

Geçimini kanatlı sektöründen temin eden (üretici çiftçi, sektörle ilgili esnaf, yem, ilaç, yan sanayi, nakliye, pazarlama dahil) insan sayısı 2 milyon kişidir. Sektörün yıllık cirosu 2,5 milyar $ civarında olup GSMH içindeki deki payı %1,7 dir.

Kanatlı sektörü ülkemiz tarımı içinde en güçlü olan sektörlerden biridir. Türkiye’nin günlük kesim kapasitesi 3500 Ton, yıllık kesim kapasitesi de yaklaşık 1.050.000 Ton’dur. “

Sektöre dair bazı önemli bilgileri ve linkleri yazının sonuna ekledim. Daha ayrıntılı bilgi için bu linkleri kullanabilirsiniz. Bedeli ödenmiş deneyimleri merak ediyorsanız Vural GÖRENER’in “Ben Patron Değilim” isimli kitabını öneririm. Ben BANVİT’ten temin ettim, sanırım sizler de aynı yolu izleyebilirsiniz.

Bu sektörle MERLİN’in tanışması 1996 yılının Mart ayında oldu. Satış ve Dağıtım açısından dikkatimizi ilk çeken şey o yıllarda ne olursa olsun kamyona yüklenmiş bir malın mutlaka satılmasının istenmesiydi. Çünkü ürünün iade alma maliyeti çok yüksekti. Bu nedenle satış elemanlarının çeşitli biçimlerde yetkilendirilebilmesi en çok aranan özelliklerden biriydi. Bir de kuşkusuz ağırlık barkodunun okunması ve işlemlerin buna göre yapılması isteniyordu. Bunları zaten yapmıştık ve birkaç yeni özelliği eklemek sorun yaratmayacaktı.

Esas sorun bir tavuğu kestiğinizde ikiden daha fazla but ya da kanat üretme şansınızın olmamasıydı. Bu nedenle toplanan siparişlerin tümünü aynen karşılamanız olanaklı değildi. Toplanan siparişlerden hareketle optimum üretim planının oluşturulması gerekiyordu. Optimum sipariş karşılama oranının bilgisayar kullanılarak bulunması, bu sektörün MERLİN’e yaptığı en önemli katkı oldu. Bu hesaplamaları yapabilmek için Optimizasyon Modülü’nü geliştirdik.

1996 yılında başlayan çalışmalarımızın bugün geldiği noktada müşterilerimiz merkez ile tüm bayii ve bölgelerini bilgisayar ortamına geçirmiş durumda. Şu anda Türkiye genelinde yapılan satış bilgileri ertesi gün sabah merkezde analiz edilebiliyor. Hatta merkez anlaşmalı müşterilerin faturaları ertesi gün kesilebiliyor.

Fabrikadan rafa gidene kadar yaşanan kayıplar ciddi oranda azaltıldı. Cirosal büyüklükleri ise çalışmaya başladığımız günlerle kıyas kabul etmez. Ürün gelişimine hiç değinmeyeceğim. Çünkü biz çalışmaya başladığımızda 75 ürün vardı ve 250 farklı ürün hayal gibi duruyordu. Oysa bugün 750 aktif ürün sahaya sürülüyor.

Yani birlikte çok büyüdük. En büyük hayalim yurtdışında ki satışlarını da SuperMIRACLE ile izledikleri günü görmek. İşte o zaman hep beraber hakettiğimiz yerde olacağız.

Sevgiyle kalın,

Melek BAR ELMAS